Masalsı İran Gezi Rehberi
Köklü bir tarihe sahip olan bu topraklarda, edebiyattan tutun da mimariye kadar pek çok sanat dalının can bulduğu ve başarı ile işlendiği, belki de bu coğrafyanın en nev-i şahsına münhasır ülkelerinden biri İran.
Ucuzluğu ve saygılı insanları ile gider gitmez gönlünüzü kaptıracağınız bu ülke başka hiçbir yerde rast gelemeyeceğiniz türden güzelliklerin diyarı niteliğinde.
Büyüleyici yapıları görünce gözleriniz âdeta şölen yaşayacak. Her bir şehrinin ayrı bir özelliği ve sahip olduğu harika mimari eserleri var.
Oldukça misafirperver bir halk olan İranlılar, Müslüman olduğunuzu da öğrendiklerinde sizlere daha fazla yardımcı olmak istiyorlar. Ayrıca Türk dizileri ve kanalları da bolca izlendiğinden Türk olduğunuzu duyduklarında ilgi ve alaka daha da artıyor.
Kadınların başlarının açık olması ve erkeklerin şort giymesi yasak ancak bu kurallar da biraz esnetilmiş. Camilerde 3 vakit ezan okunuyor. Cuma günleri tatil olduğundan her yer kapalı. Bunlar dışında, yemekleri bol baharatlı ve nargileye oldukça tutkunlar. Her köşe başında nargile ve çay içebileceğiniz mekanlar bulabilirsiniz. Bu genel bilgilerin dışında, İran’da yatan muhteşem güzellikleri sıralamaya geçebiliriz:
Nakş-ı Cihan
Nakş-ı Cihan yani “dünyanın süsü” anlamındaki meydan, İran'da İmam Meydanı olarak da anılır. İsfahan'ın merkezinde bulunan bu meydan aynı zamanda, İran'ın ve Güneybatı Asya'nın en geniş meydanı olma özelliğini de taşıyor. UNESCO Dünya Mirası arasında yer alan Nakş-ı Cihan Meydanı'nın çevresinde ise birçok tarihi yapı bulunuyor. Bunlardan biri olan Ali Kapısı, İran halkının siyasal gücünü temsil eder. Nakş-ı Cihan Meydanın da bulunan tarihi yapılardan bir diğeri de Şeyh Lütfullah Cami’dir. Safevi Türk Sultanlığı devrinde Şah Abbas'ın emri ile kurulan ve İran mimarisinin başyapıtlarından kabul edilen cami, İran halkın dinine bağlığının simgesi olarak kabul edilmektedir. Son olarak meydan boyunca devam eden havuzlar ise İran topraklarının bereketini simgeler. Meydanın içinde birçok büyük çarşı da bulunmaktadır. Meydana bambaşka bir özellik katan bir diğer ayrıntı ise tarihi dokusunun değişmeden kalması ve sizlere tarihi canlı canlı yaşatmasıdır.
Gülistan Sarayı
Gül bahçesi sarayı anlamına gelen Gülistan Sarayı, Kaçar Dönemi'nin ünlü şaheserlerinden biri ve Tahran’da bulunan en eski yapı olma özelliğinde. Büyüleyici el işçiliğinin her ayrıntısını hayranlıkla izleyeceğiniz bu ihtişamlı sarayda tam 12 ayrı bina bulunuyor. Her bir binanın ziyareti için ayrı bir bilet satın alınması gerekiyor ancak her biri de görülmeye ve keşfedilmeye değer muhteşem özellikler barındırıyor. 400 yıl boyunca değişerek varlığını sürdüren ve Batı kültürünün de hayat bulduğu bu dinamik ve muazzam yapı ayrıca UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde de yer alıyor. Sizleri mistik bir masal diyarına götürecek bu havuzlu bahçesi olan saray, kesinlikle görülmeye değer.
Tahran Çağdaş Sanat Müzesi
Koleksiyonunda Andy Warhol, Van Gogh, Picasso ve Salvador Dali gibi ünlü batılı sanatçıların yanı sıra çağdaş dönem İranlı sanatçıların da değerli eserlerinin bulunduğu bu ünlü müze, 1977’de açılmış ve hala hizmet veren bir yerdir. Tahran’da bu müze dışında İran Ulusal Müzesi, Antik İran Müzesi, Ulusal Mücevherat Müzesi ve Halı Müzesi gibi çok çeşitli türlerde müzeler de bulunuyor ancak tüm dünyaca bilinen ve en önemli eserleri barındıran müze, Tahran Çağdaş Sanat Müzesi’dir. Vaktiniz varsa hepsini ayrı ayrı ziyaret etmeniz tavsiye edilir.
Laleh Park
Tahran’da büyük bir alanda kurulmuş ve dinlenme yeri olarak kullanılan bu parkın çevresinde Tarım Bakanlığı binası ile Tahran Üniversitesi de yer alıyor. İçindeki büyük havuz ve heykeller ile yürüyüş yolları bulunduran parkta şehrin gürültüsünden uzaklaşabilir ve yeşilliğin tadını çıkarabilirsiniz.
Saad'abad Sarayı
Pehlevi Hanedanlığı’ndan kalma en önemli mekân olan Sadabat Sarayı artık müze olarak yerli ve yabancı ziyaretçilerini ağırlıyor. Geniş bir bahçe içinde bulunan, Şah Rıza’nın ailesi ile birlikte yaşadığı bu saray Elburz Dağları'nın eteklerinde konuşlanmış. Yaklaşık 104 hektarlık bir alanda, çoğu küçük müzeler olarak düzenlenmiş 18 köşkten meydana gelen sarayda her bir köşk için ayrı bilet satılıyor. İnşaatına 1931 yılında başlanmış olan bu saray, hem Rus hem İranlı mimarların dokunuşlarını taşıyor. 5 yıl içinde inşaatı tamamlanan sarayın etrafındaki sütunlar ise İran ve Roma dönemi mimarisini sergiliyor. Sarayın yalnızca Yeşil Saray, Beyaz Saray, Araba Müzesi ve El Sanatları Müzesi bölümleri ziyarete açık.
